Sayfalar

27 Nisan 2011 Çarşamba

Dün canım olan
Yarın, düşmanım olmaz benim
Yaşananların hatırı hep saklı kalır,
Hatırları hep sorulur selâmları hep alınır…

Sildiklerim vardır bir de,
Onlar yanlışlarım ve pişmanlıklarımdır
Adları anılmaz, hatırları sorulmaz,
Sadece beddualarımdır
Vicdanla birlikte
Şeref ararım ben sevdiklerimde.

Her zaman doğru değildir elbet seçimlerim
Zaman gelir şerefsizleri de severim

Her yerde gözüm kulağım vardır benim
"Eksik söylemek yalan söylemek değildir” mantığındaki “Çok Dürüstler”?
Beni değil, kendilerini kandırırlar yalnızca

Bilmezden gelişlerim, aptala yatışlarım
Kaybetme korkumdan değil,
Karşımdakilerin yalan söyleme potansiyellerine olan merakımdandır…
İnkâr olmaz benim hayatımda
Yaşananı, “yaşanmamış” saymam
Sayanları da saymam

Kelimelere sığmaz,
Sayfalar sürer beni anlatmak,
Ama ne kadar anlatılırsa anlatılsın
Yaşayan bilir beni, yaşamayan anlamaz
Ağırdır sevmelerim her yürek taşıyamaz,
Büyüktür umutlarım her omuz kaldıramaz.

Can Dündar

20 Nisan 2011 Çarşamba

Kaybettim

Selluka'm
Seni
Seni sevdiğimi
neden?, ne zaman?
Nasıl?

Aklıma düşünce sen,
Saklamış, kıyamamışım...
Konuştuklarımızı okudum,
Ne kadar sevdiğimi ...
Aklıma düşünce sen,
Yeniden okudum...
Sessiz dünyanda gece yarıları,
Düşünde canlanan benmişim anladım,
Senin de beni sevdiğini anladım...

Umutsuz geleceklerin kırık bir hikayesi vardı...
Asmaların altındaki isli kandil ışıklarında,
Umutların parladığı gece yarıları yalnız ikimiz,
Bilmediğimiz dillerde şarkılar dinledik...
Öyle bir dünya ki yarattık, hayret!
Ne ellerimiz, ne de gözlerimiz birleşir!
Ama yine de tozlu yollarda yürürüz,
Asmaların taze yapraklarını toplarsın sen,
Ve ben Yaşlı Rum kadının bahçesinde
Aşktan yorulmuş,
Evin duvarlarındaki yüzyıllık taşlara
Düşen gölgelerde
Bir hayalin içinde bin hayal daha yaratırım...
Geçmiş aşklar yalnız benim değil,
Taşlara bakan her bir çift gözün
Sonsuz umutları vardır bu dünyada...

Şimdi ben, geceyarısı parlamaya başlayan,
Işığımı kaybettim...
Yavaş yavaş sönerek,
Tedirgin kaçışlarla uzaklaşan,

Açıklamaların gereksizliğini çoktan anlamışım,
Taa uzaklarda, o kadar da yakında,
İçimde sakladığım,

Kimsenin yerini dolduramayacağı,
Doyamadığım Bitanem'i
Nazar Boncuğu'mu, Amfora'mı, Martı'mı,
Elini tutamadığım, tutamayacağım,
Gözlerine bakamadığım, bakamayacağım sevgilimi,
Işıl ışıl parlayan yıldızımı,
Ben güzel İzmir'limi,
Egeli'mi
Kaybettim...

19 Nisan 2011 Salı

Sen beyaz bir kadınsın

4

Asıl büyük sarhoş benim
uzaktaki
ben ki tek damla şarap içmedim
ekmeğin beyaz zeytinin siyah
olduğunu biliyorum
asıl büyük sarhoş benim
uzaktaki
benim kusturucu sarhoşluğum
yoksulluğum

yüzüme bakmasan da
yağmura düşürsen de gözlerini
gözlerime bakmasan da ne kadar
o kadar aydınlığın gökyüzüme uzanıyor
uykularımda nefesinin sıcaklığı
o kadar
hangi akşam kapımı çalan sen değilsin
sen değil misin gizli bir kıvılcım gibi
gözbebeklerimde duran
umutsuzlandığım her akşam
senin rüzgârın almıyor mu
uğultulu yorgunluğumu
yoksulluğun eşiğinde kapaklandığım zaman
ellerimden sımsıkı tutmuyor mu senin
iyimserliğin

ben bu tezgâhı kurdumsa senin için kurdum
senin için dokuduğum basma ve pazen
denizin yeşilinden süzdüğüm balık
göğün mavisinden çaldığım kuş
senin için
felsefe okudumsa
iktisat okudumsa gece yarıları
boğazım kurumuş içim bir kalabalık
sıcacık mısralar okudumsa yunus' dan
senin için okudum
geceyarıları

sen beyaz bir kadınsın
uzaktaki
GÖZLERİN AKLIMDAN ÇIKMIYOR
sen beyaz bir kadınsın
karanlıkları dinleyen
uzaktaki
sarmaşıkları duyuyor musun rüzgârda
yorgun başını
üşümüş yastığına koyuyor musun
uyuyor musun