Sayfalar

16 Kasım 2012 Cuma

KARAOVA DÜĞÜNÜ

İstanbul bilir misin?
  Yok yahu?
    
Helal be sana zurnacı,..
   Vurun o zaman;hadi;…
            Karakolda ayna var…

Kalk da oyna …
Ağırca,
Yavaşça,
kadınlar da dizilmişler sandalye sandalye bak,
Ana gibi, bacı gibi...
İyi oynamazsın da sen,
ne kadar güzeldi bu sefer neden?
Neden...Sevdiğin…aklına mı düştü!...

Ne kadar oldu ayrı düşeli…
Aklına düşeli...
Çıkmadı ki, hiç gavur,

Düğüne yalnız geldin…
hadi çek bakalım…

Geceler…yıldızsız, sessiz, kapkara geceler
Yalnız kaldın…hasret üzerine  hasret dizdin …
Bir dakika,bir gün, bir ay, bir yıl,
Dört yıllık hasret ki…
Bu soğuk gecede….sımsıcak  duy onu….
sana sarılsın….ben de unutmadım desin…
Seni sevmesem şimdi yanında Olur muydum,
durur muydum ? desin.

Zurna sessizliği böyle mi deler Karaova düğününde?
İşte böyle deler.

Uzanıversin yankılana yankılana
Yürek kavuran bu sesler
   taa Gavur İzmir'ime,
     Urla'ya,
       Çiğli'ye…

Helal be sana davulcu,
Zeybeklerin hepsini,
Dibekderesi'nin en iyisi,
Öt  be güzel zurna, 
Kavruk yürekleri iyice yaka yaka,
Üfle bir Sürmeli,
Dibekderesi'nin en iyisi,
Sevdiğimin yok ayak izi
   Bardaktaki acı süt kadar
      İstanbul bilir misin?
        Vur o zaman;hadi;…..          
           Karakolda ayna var…

Yavuz Peker


                 Sürmelim - kadınlar zeybeği -     Dursun Külahlı

Hiç yorum yok: