Sayfalar

26 Ağustos 2011 Cuma

son karalamalar

                 "Geldiğin vapurla hasretin döner"        sadpotter


















SEN YOKTUN

Son defa (mı)? sevdim, okşadım
masamın senli Köşesini,
Hani senin yerin olan köşeyi..
Biliyordum "yine yoksun!" olacaktı;
Ne kadar beylik de olsa, işte öylesine,
İki tabak koydum
o günlerde yediğimiz karşılıklı,
sarhoşumu(zu) da çağırdım...
Seni ne kadar sevdiğimi bildiğinden,
Sanki neye şahit olacaktı da,
Sonu gelmez sen'i dinleyecekti yine
Çok içtik, çok şarkı söyledik,
"aldattın beni, seviyorum diye
Günahımı sen çek"
Çok gözyaşı döktü ar belasına adam;
Durdu,seslendi; hoca şu masayı da çek!...
Benle birlikte, nerdeyse seni sevecekti o da...
Onu "sen" doldurmuştum ben...
Ama Sarhoş yoktu...

ellerim yavaşça, anlıyordu artık,
sade, anlamsız bir yönelme beynimden,
Sözde senin hayalin...
Ve ben başbaşaydık...
Önce gözlerim göremedi gözlerini,
gözlerin yoktu

Ve kulaklarım duyamadı,
o ince sesini bana seslenen,
Tek kelimesini kaçırmak istemeyip,
Bir ayet gibi hıfz ettiğim kelimelerini...
Bana seslendin biliyorum, duymadım ki,
Başımın iki yanında tuttuğun,
Kulaklarım yoktu...

Sonra, banyoya gittim,
Ve diş fırçanı gördüm senden kalan,
Ellerim onu algıladı,
Ama senin Onu tutan minicik,
ellerin yoktu,

o aynadaki görüntün yoktu,
Bana cevap verirken
Ağzını doldurarak;
o komik ve güzel
sesin yine yoktu...

şuursuzca açtım bir kutuyu ,
Pembe bir sabunluktu bu,
Onu örmüştün, bana verip gözlerime bakarken,
sarılmıştım sana,
ama şimdi
kollarım yoktu!
Ne tığın,ellerin,
Oturduğun sandalyen yoktu...

Minik bir gemiyi ellerime aldım,
o yarım gemiyi sevdim ben,
Pırıltılı, mavi bir günde,
Çantandan çıkardın sarıldın,
Bense gözlerine açıldım kendi gemimle,

Hani beni seren direğine bağladığın gemi...
Yarısı yoktu,
Geceleri uykusuz uykularımda düşlerime açılırdı
Ama artık yüzecek engin okyanusları yoktu...

Dün gece yine senli bir rüya gördüm,
sabaha karşı korktum,
İncecik bir patikada yürüyorum,
Uçurumun kenarındayım,
sen üzerimde uçuyorsun,
halime gülüyorsun ,
Çaresizliğim seni üzmüyor,
Gülüşün bana yöneliyor,
Gamzeli yanakların kızarmış mı,
Utanıyorsun biraz da...
Ellerinle bıraktın ya o patikaya
yolun bitmemiş orta yerinde hani,
Kapatıyorsun yüzünü

Öyle güzelsin ki sen;
Geldiğin vapurdan inerken
hani bana doğru yürürken,
Seni gördüğüm ilk günkü gibi...
Başın eğik, belli her şey baştan sanki,
saçların savruluyor birden,
Ama bu defa değişik,
kızıl bir rüzgarla
Sendeliyorum, birden ayağım kayıyor,
Düşüyorum dipsiz ve zamansız bir boşluğa,
sana uzatıyorum elimi,
Tutmuyorsun,
biliyorsun,
şefkatli bir gülücükle beni sonsuzluğa uğurluyorsun ,
Acımasız dünyanın korkunç savaşlarından
Kurtarıp, ebedi yaşayan Barış'a mı?
Sana uzanan ellerim ürperiyor,
Bu sonsuz kayboluş içinde,
Ellerin yine yoktu...

bu Öyle güzel bir ayar ki ;
Terkeden değil, seviyor terkedilen ;
Ne kadar güzel düşünmüşsün bunu,
Garantilemişsin sevgimi,
verdiğin son hediyen beni terketmen...
sende baştan yokmuş, bende bitmeyen
Aşkını yolladın yine...
Sen yoktun...

-Yavuz Peker -


                                                                                              sadpotter

Hiç yorum yok: